Halkbank, sistem merkezli bir takım

09 Mayıs 2020
242

Halkbank, sistem merkezli
bir takım

 

Eşine
çok rastlanmayan bir istikrar ve başarı öyküsü var. Halkbank Spor Kulübü’nün
kapısından 12 yaşında girdi. Antrenörlüğün her aşamasını geçti; başkent
ekibinde uzun süre yardımcı antrenörlük yaptı, planlamalarda birinci sorumluluğu
üslendi. Yönetim, teknik heyet ve sporcular arasında köprü oldu; her geçen günü
gelişimi için bir fırsat olarak gördü.

“Türk
Erkek Milli Takımı ile olimpiyat görmek” gibi bir hayali vardı. Hedefleri,
hayalleri her zaman yüksek oldu. Okuyan, yazan, dinleyen, araştıran, yaşama
dair olabildiğince bilgi edinmek isteyen genç bir teknik adam.

Taner
Atik, Halkbank Erkek Voleybol Takımı Baş Antrenörü ve kulübün Genel Menajeri.

Bu
mevkideki ilk senesi. Sosyal izolasyon kuralları gereği Taner Atik’le de evden,
teknik kullanarak söyleştik.

Taner
Atik’in voleybol kariyeri, 12 yaşında, Halkbank’ta başlamış, Son iki yıldır
kulüpte altyapı sorumlusu olarak görev yapan Şaban Ergün, kendisini voleybola
kazandıran isim olmuş. Atik, devamını şöyle anlatıyor:

“Şaban
Hoca, o dönem de Halkbank’ta alt yapı antrenörü olarak çalışıyordu. Eğitim
gördüğüm okulun da beden eğitimi öğretmeniydi. Okul bahçesinde basketbol
oynarken beni görmüş, ertesi gün voleybol antrenmanına çağırmıştı. Voleybolu
Şaban hoca ile tanıdım diyebilirim.”

Taner
Atik, Halkbank’ın Küçük, Yıldız, Genç ve A Takımlarda oynamış. Kulüp bir ara
kapandığından, İller Bankası, DİE, Maliye Milli Piyango ve TAİ takımlarında forma
giymiş.

Antrenörlük
kariyerinin başlaması da sıra dışı. Antrenörlüğe, sporculuğu bıraktıktan veya
okuldan mezun olduktan sonra değil, öğrenci ve aktif sporcuyken başlamış.

“Üniversite
ikinci sınıftayken, Maliye Milli Piyango takımında oynuyordum. Aynı zamanda
Barbaros Çelenk hocamın yönlendirmesiyle Vakıfbank Güneş Sigorta Spor Kulübünde
alt yapı antrenörlüğü yapıyordum. 2005 yılında ABD’ye eğitim amaçlı gittim, döndükten
sonra profesyonel antrenör olarak çalışmaya başladım. Toplamda 8 yıl Vakıfbank
Spor Kulübünde, ardında da sırasıyla SSK, Polis Akademisi kulüplerinde A Takım
yardımcı antrenörlüğü ve kondisyonerliği yaptım. 2007-2014 yılları arasında Milli
takımların her kategorisinde görev aldım” diyerek antrenörlüğe başlangıç
öyküsünü anlatıyor.

 

Halkbank’la aidiyet bağı

Halkbank’la
ilgili duygularını sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz:

“Halkbank
voleybolla ilk tanıştığım, voleybol topuna ilk kez dokunduğum, formasını giydiğim,
ilk galibiyeti ve mağlubiyeti tattığım, Türkiye liginde, Türkiye Kupasında, Avrupa’
da şampiyonluklar yaşadığım kulüp. Bu aidiyet duygusunu kelimelerle ifade etmek
pek mümkün değil. Benim açımdan maneviyatı çok farklı.”

 

Halkbank bir Avrupa
markası

Taner
Atik, Avrupa ve dünya voleybolunda tanınan, kendini kabul ettirmiş bir isim. “Avrupa’da
Halkbank” dediğimizde, “Halkbank, Avrupa’da hak ettiği değeri gören bir kulüp”
yanıtını alıyoruz. Atik bu realiteyi şöyle açıklıyor:

“Avrupalılar
için, Türkiye ve voleybol kelimeleri yan yana geldiğinde, akla ilk gelen kulüp
Halkbank. Bu subjektif bir değerlendirme değil, realite böyle. Son altı yıldır
Şampiyonlar Liginde aralıksız mücadele eden, bu ligde final oynamış, CEV
Kupasında şampiyon olma başarısı göstermiş bir kulüp Halkbank. Avrupa’da, voleybola
yatırım yapan kulüpler, maçlarda elde etikleri sonuçlara bakılmaksızın değer
görüyor; organizasyon becerisini her geçen yıl bir üst seviyeye çıkaran
kulüplere saygı duyuluyor. Bu anlamda Halkbank’ın Avrupa’da çok özel bir yeri
var.”

 

Doğru zaman, doğru yer

Taner
Hoca’nın Efeler Ligindeki ilk baş antrenörlük deneyimi. Heyecanı farklı,
sorumluluğu yüksek bir görev. Duygularını ve voleybol anlayışını soruyoruz.

“Her
yardımcı antrenörün hedefi ,doğru yer ve zamanda baş antrenör olmaktır”
vurgusuyla başlıyor sözlerine.  “Benim de
hedefim buydu. Bu sezon, on iki yıldır çalıştığım kulübümde baş antrenör olarak
görev almak beni çok mutlu etti. Bu, emeğe duyulan saygının bir ifadesiydi. Bu
görevi almamda emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” ifadeleri ile hislerini
özetliyor.

 

Herkesten katkı bekliyoruz

Taner
Atik, voleybol anlayışıyla ilgili olarak da “Voleybol bir takım sporu olduğu
kadar aslında bireysel bir spor dalı. Sporcuların yeteneklerini belli bir
sistem dahilinde, eş zamanlı olarak sahaya yansıtmak için gerekli ortamı
hazırlamak gerekiyor. Bu konuda ahkam kesecek değilim. Fakat şu ana kadar
tecrübe ettiklerimden çıkardığım sonuç, ‘Ne yapıyorsan yap ama bir fikirle yap,
yaptıklarının temelinde bir fikir yatsın’ mottosudur. Teknik kadromuzla
birlikte takımımızın bir sistem dahilinde, bir fikir doğrultusunda çalışmasını
sağlamak için gayret gösterdik. Antrenör merkezli değil, sistem ve sporcu
merkezli bir oyun anlayışını benimsedik. Ayrıca voleybol bir takım sporu ve
takım da 14 sporcudan oluşuyor ise, sporcuların isimlerinden ve kariyerlerinden
bağımsız olarak takımda bulunan herkesin katkısını almaya gayret göstermek
gerekiyordu. Bütün çabamız her sayı için mücadele eden, düştüğünde kalkmasını
bilen bir ‘Yıldız Takım’ oluşturmaktı” diyerek planlamayı anlatıyor.

 

Sezon,
elbette tarihe geçecek. Henüz bitmedi. Nasıl sonlanacağı bilinmiyor. Fakat, bir
de geride kalan bölümü var. Taner Atik’ten bu kısmı değerlendirmesini istedik,
şunları söyledi:

“Hazırlık
dönemini çok verimli geçirmeye çalıştık. Takımların sezonun ilk yarısında
adaptasyon sorunları yaşayacağını, bu durumu çok ciddi bir hazırlık dönemi
geçirerek avantaja dönüştürebileceğimize inanıyorduk. Performans ve oyun
kalitesi ile ilgili çok sorun yaşamadık. Buna karşılık, takımın performansı ile
maçlarda elde ettiği sonuçlar arasında bir paralellik yoktu. Bu durum bizi çok
yordu. Sezonun ikinci yarısından itibaren takım hem performansını attırdı hem
de hak ettiği sonuçları elde etti.”

 

Ya sezon devam etseydi…

“Efeler
Ligini altıncı sırada bitirdiğimiz için, kurallar gereği hem Axa Sigorta Kupa
Voley hem playoff etabında Galatasaray ile karşılaşacaktık. Rakibimizin gücünü
ve hedefini bildiğimizden çok sıkı bir hazırlık yapmaya çalıştık. Takımımızın
oyun seviyesi ve inancı bizi kupa maçları için çok umutlandırmış, finale
gideceğimize olan inancımızı pekiştirmişti. Sezonun başından itibaren takımdaki
bütün oyuncuların katkısını almaya çalışan bir anlayışımız olduğundan özellikle
üç gün üst üste oynanacak Axa Sigorta Kupa Voley maçlarında başarılı
olacağımıza olan inancımız tamdı.”

 

Yedeği olmayan takım

Bu
yıl Halkbank, “Yedeği olmayan takım” olarak anılıyor. Bunun açıklamasını
istediğimizde Atik şöyle detaylandırıyor:

“Amacımız
yıldız oyuncularla mücadele eden bir takım olmak yerine, oyuncularının tümüyle
başarıya koşan bir ‘Yıldız Takım’ olmaktı. Her oyuncu, her an oynayacakmış gibi
antrene edildi. ‘Antrenmanlarda bir birimizin, maçlarda ise karşı takımın
rakibi olma anlayışıyla’ çalışmaya özen gösterdik. Kadroyu bir veya birkaç
oyuncunun etrafında şekillendirmek yerine, her oyuncunun kendi sorumluluk
alanında görevini hakkıyla yapması için mümkün olan imkanları sağlamaya
çalıştık.”

 

Altyapı çok önemli

Halkbank,
son dönemlerde altyapısından yetiştirdiği oyuncuları A Takım’a çıkartan örnek,
öncü bir kulüp. Atik, sporda insan kaynağı oluşturmanın önemini bildiklerini
ifade ederek, “Kulübümüzün alt yapı organizasyonu üzerinde büyük bir titizlikle
çalışıyoruz. Dürüst olmak gerekirse, geldiğimiz nokta çok da tatminkar değil. İmkanlarımızı
zorlayarak çalışmamız gerekiyor. Ana hedefimiz A Takımımızı buradan beslemek. Ancak
bu kolay olmuyor. Alt yapıdan A Takıma oyuncu çıkarabilmenin tek yolu,
sporcuları antrene etmek değil, aynı zamanda yaş kategorilerine göre zorluk
derecesi artan müsabaka ortamı yaratmak lazım. Geçen sezona kadar genç
takımımızda oynayan, gelecek vaat eden sporcularımızı bir pilot takımda
oynatıyorduk. Bu sezon İkinci Lig’de de kendi ismimizle mücadele etmeye
başladık. Amaç sporcularımızın sadece yıldız-genç takım maçlarıyla değil, aynı
zamanda deplasmanlı liglerde oynayarak gelişimlerini desteklemek. A Takımımızda
oynayan Samet, Abdullah, Furkan, Efe kulübümüz alt yapısından yetişti.
Hedefimiz bu sayıyı daha da arttırarak A takımın çekirdek kadrosunu alt yapıdan
gelen oyuncularla oluşturmak” diye konuştu.

 

Milli Takımla olimpiyat
hayali

Halkbank
baş antrenörü olmak, her antrenör için en önemli kademlerden biri. ‘Daha’
diyoruz, şu değerlendirmede bulunuyor:

“Kulübümle
özdeşleşmek ve mümkünse uzun yıllar hizmet etmek istiyorum. Milli takımla
ilgili hayalimi bilmeyen yok. Milli takımla Olimpiyat oyunlarına katılmak en
büyük hayalim. Bu hayalin peşinden koşmaya devam edeceğim. Yürümemiz gereken
çok uzun ve zor bir yol var önümüzde. Abilerimizin bugüne kadar taşıdığı
bayrağı doğru zamanda devralarak bu hayali gerçekleştirmeyi çok istiyorum.”

 

Herkesin sorumluluğu var

Milli
takımdan söz etmişken, Türk erkek voleybolunu da değerlendirir misiniz?

“Dünya
ve Avrupa’da erkek voleybol takımlarının seviyesi oldukça yüksek. Bu durum,
salt voleybolcuların seviyelerinin yüksek olmasıyla açıklanamaz. Ben voleybol
düzeyinin, voleybolun tüm bileşenlerinin seviyesiyle orantılı olduğunu
düşünüyorum. Sadece voleybolcuların seviyesini değil, voleybolun diğer
bileşenlerinin de seviyesini yükselttiğimiz oranda başarılı oluruz.
Voleyboldaki gelişme sporcular kadar sporcuları yetiştiren, yönlendiren
kulüplere, yöneticilere, antrenörlere, menajerlere, hakemlere ve federasyonlara
da bağlı. Yurt dışında kaç voleybolcumuz, kaç antrenörümüz var? Neden? Ben bir
antrenör olarak sorumluluğun büyük bölümünün antrenörlerde olduğunu
düşünmeliyim. Aynı sorumluluğu voleybolun diğer paydaşları da almalıdır. Hatayı
ya da eksiği başkasında aramak yerine kendimizde aramak yeni bir başlangıç
yapmak için daha doğru olacaktır.”

 

COVID-19
dünyayı her yönden değiştiriyor. Taner Hoca’ya göre her şey eskisi gibi olacak
mı?

“İnsanoğlu
varoluşundan bu yana ne badireler atlatmış, bunu da atlatacaktır. Bu durumdan
güçlenerek çıkacağımızı ve eskisine nazaran daha güzel günler göreceğimize
inanıyorum. Çok sevdiğim bir söz var; ‘kaybetme kültürüyle yaşayanlar,
kaybettiklerinde muhakkak bir bahane bulurlar, ancak kazanma kültürüyle
yaşayanlar bir yolunu bulur ve kazanırlar’. Önemli olan böylesi durumlarda
voleybol bileşenlerinin, voleybolu sevmekte, voleybola yatırım yapmakta ısrarcı
olmalarıdır.”

 

Özeleştiri yapıyorum

Son
olarak, hayat eve sığıyor mu?

Doğrusunu
söylemek gerekirse, günlerim dolu dolu geçiyor. Oynadığımız bütün maçları
tekrar tekrar izliyorum. Sezon içinde yaşadığımız her şeyi not alıyorum. İzledikçe
özeleştirimi yapıyorum. Teknik kadro ve oyuncularla görüntülü konuşup evde
yapılacak çalışmalarla ilgili bilgi alış verişinde bulunuyoruz.















































































































Onun
dışında oğlum ve eşimle zaman geçiriyorum. Çocuk bana hasretti, ben de ona. Bu
aralar birlikte ders çalışıyor, spor yapıyoruz, etkinlikler buluyoruz. Eşimle
daha fazla sohbet ediyor, hayatı evde paylaşıyoruz. İkamet ettiğimiz sitenin
sosyal alanlarında nefes alıyoruz. Evdeyiz, evde kalıyoruz ve herkesi evde
kalmaya davet ediyoruz.”


Create Account



Log In Your Account