Zor Bir Dönem

28 Aralık 2016
1120

Merhaba,

2017’ye şurada sayılı günler kaldı… Ülke gündemi iç karartıcı. Spor servisinde çalıştığım için kendimi biraz daha şanslı hissettiğim bir dönem.

 Yeni yıla nasıl girerseniz öyle gidermiş. Ben biraz şüpheci yaklaşıyorum açıkçası.  Çünkü ülke voleybolunun gidişatı beni çok tatmin etmiyor. Kadınlar liginin kalitesi eskiye oranla çok yüksek ancak iddialı kadrolarda oyuncularımız anca yabancı kısıtlaması sayesinde forma bulabiliyor.

Ve erkeklerin aksine birçok yıldızımız ve yıldız adayımız düşüşte yada bana öyle geliyor. Öte yandan erkekler ligi bu kalitenin çok uzağında kalsa da belli bir radarın içinde olan Türk oyuncularda kıpırdanma var. Milli takımlar için ümit verici.

 Genel değerlendirmelere döneriz ancak ilk olarak ana konu başlığına odaklanalım. TVF Başkanlık seçimi yapıldı. Akif Üstündağ tek aday olarak girdiği seçimden başkan olarak çıktı. Kendisini tebrik eder yeni dönemde ona ve ekibine başarılar dilerim.

Tabi soru işaretleri var.

Mesela koskoca camianın seçime girecek ikinci bir aday çıkartamaması??!!

Ki Sayın Akif Üstündağ’da adaylığını ilan ettikten sonra demokratik bir seçim olmasını umduğunu belirtmişti. Ben size hemen niye bir başka aday olmadığını açıklayayım. Çünkü birbirine bağlı ve güçlü bir camia değil Türk voleybolu. Cesur hiç değiliz. Planlı programlı hiç değiliz.  Kimse çıkıp iyi bir plan ve programla Türk voleybolu için bunları yapacağım… Milli takımlar için planım bu liglerde uygulanacak sistem bu diyemiyor.  Öyle bir vizyon yok. Vizyonu olanlarda seçime girecek inanç yok. Çünkü herkes seçim sistemine ve voleybol camiasına inancını yitirmiş.

 Sayın Üstündağ geçmiş federasyonların kadrolarında önemli görevler üstlenmiş bir isim. Buda bende devamlılık hissiyatını öne çıkartıyor. Herhangi bir konuda çok radikal kararlar beklemiyorum. İşleyen düzen devam edecek öngördüğü bazı konularda küçük ayarlamalar yapılacaktır tahminimce.

 Benim beklentim. Lig sisteminin artık bir düzene oturması…  Yayın konusundaki sıkıntıların çözülmesi. Hafta içi iş ve mesai saatleri içinde maç oynanmaması… Şu puan tablosundaki küsuratlardan kurtulabilmek (altyapı puanlarının eklenmesi. Geçtiğimiz ay bahsettiğim bir konu).. Medyaya verilen önemin biraz artması (bu insanları seyahate götürün demek değil) ve en önemlisi milli takımların hedeflerinin ve programının net bir şekilde herkes ile paylaşılması.

 Bilelim ki milli takım antrenörü bu. Hedef Avrupa şampiyonasında kürsüye çıkmak yada bir sonraki olimpik döngü için inanılan oyunculara şans veriyoruz sabırlı olun.  Bizde bu hedefler üstünden konuşalım eleştirelim doğru yoldaysak alkışlayalım değilse kendi fikirlerimizi söyleyelim.

  Çünkü kadın erkek Avrupa şampiyonası oynayacağız. Sadece takım isimlerine bakıp Kadınlarda gruptan çıkarız erkekler çok zor grupta diyoruz. Ama ne kadar detay biliyoruz. Hep söylüyorum her şey bittikten sonra kendi gözlemlerimiz ile eleştirdiğimizde düşman iyi bir şeyler söylediğimizde korkak olmakla suçlanıyoruz. Buda bizim işimizin cilvesi ama en azından ne düşündüğümüz biliniyor. TVF’den ve  Milli takımlardan da bu şeffaflığı bekliyoruz.

 

 Kulüplere gelirsek İstanbul’da tüm takımların farklı salonlara dağılması ve yayın belirsizliği beni biraz olaydan soğuttu. Ancak bu sezon izlediğim kadarı ile bu takım takip edilmeli dediğim bir ekip göremiyorum. Arkas, Glen Hoag faktörü ile düzenli ve iyi bir oyun oynuyor. Kadınlarda da Guidetti’nin dokunuşunu son derbide gördük.

 Bu arada yabancı antrenörlere karşı hiçbir ön yargım yok. Bakın verdiğim iki örnekte yabancı isimler. Tepkim Türklerin bu alanda hep 1-0 geride başlaması. Kendi insanımıza sahip çıkmıyoruz. Bunun bir numaralı sorumlusu da birbirine destek verir gibi gözüken ama kulislerde birbirlerini bitiren Türk antrenörleri. Yöneticiler artık bu drama ile uğraşmıyor. Yabancılarla ortak Türk menajerler sundukları oyuncu- antrenör paketleriyle yöneticilerin işini çok kolaylaştırıyor.  Artık bu üçgeni delmenin tek yolunun fiyat kırmak olduğuna inanan aman ben boşta kalmayayım diyen isimler bizi ne kadar yukarı taşır bilemiyorum.

 Bakın olimpiyatlarda Türk pasaportlu bir isim vardı. Kendisi reklamdan hoşlanmadığı için isim vermeyeyim. Rio’da önemli işler yapan bu teknik adamımızdan kim haberdar. Döndüğü zaman kimse tecrübelerini sordu mu?  Hangi görevlerde bulundu burada neler yapıyor neler gözlemledi biliniyor mu? Ben youtube canlı yayınlarında rastlamasam aklıma bile gelmezdi açık söyleyeyim. Yani çaba gösteren kendini geliştiren var. Ama onlara ne kadar değer veriyoruz soru işareti. Kim olduğunu  bir araştırın bakalım…

  Bakın tablo tamamen karanlık demiyorum. Ancak Eczacıbaşı VitrA ve Vakıfbank’ın elde ettiği uluslararası başarıları kutlayarak kendimizi sürekli başarılı ilan etmemizde ilerisi günlük güneşlik demek için yeterli değil. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bütçelerinin eskiye oranla çok daha mütevazi olduğu dikkatinizi çekmiştir. Avrupa genelinde voleybolda pasta payında büyük değişiklikler var. Bir çok ülke var olma savaşı verecek. Bizdeki ilgi çok sınırlı. CEV genelinde izleyici problem aslında. Hentbol Avrupa’da full salonlarda gümbür gümbür geliyor. Basketbolda Euro league maçlarını insanlar ağzı açık izliyor.  Ben size söyleyeyim tablo voleybol için pek parlak değil çünkü satmayı beceremiyoruz. Yıldızları..ligleri.. milli takımları parlatamıyoruz.

 Yeni TVF yönetimine bir kez daha başarılar dilerim zira çok zor bir dönemde başa geldiler…

 



YAZARIN DİĞER YAZILARI

Create Account



Log In Your Account