Kupa Fenerbahçe ve
Eczacıbaşı VitrA'nın
Bir tarafta başlayan Sultanlar Ligi Play- Off Çeyrek Final
maçları, diğer tarafta AXA Sigorta Kupa Volley mücadeleleri ve hepsinden
önemlisi Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalleri, CEV Kupası Finalleri geçtiğimiz ay
voleybolun gündemini oluşturdu.
Bunun ötesinde iki güzel olayımız daha vardı. İlki: Gülnur
Görgün'ün özel çabalarıyla hazırlanan “Voleybolun Unutulmazları Ansiklopedisi”
nin sonuna gelinmesi ve 25 Mayıs' da ki
büyük buluşmanın hazırlıkları, diğeri de “Hepimiz ayni Takımdayız/ Türk Voleybolu'nun 60. Yılı”
belgesel filmin yayınlanmasıydı.
Doğal olarak bu yoğun gündemi bir sayfaya sığdırmanın tatlı
telaşı da bana düştü.
Öncelikle 25 Mayıs'ı iple çektiğimi söylemeliyim. O gün
Burhan Felek Spor Salonu tarihi günlerinden birini yaşayacak. Voleybola
başladığımızda hayranlıkla izlediğimiz, örnek aldığımız büyüklerimizle, omuz
omuza sahada ter akıttığımız, ya da rakip olduğumuz arkadaşlarımızla ve yaşı
bizden küçük ama başarılarını ayakta alkışladığımız sporcu kardeşlerimizle
birlikte olacağız. Açıkçası içim şimdiden kıpır kıpır...
Türkiye Voleybol Federasyonu’nun 60. Kuruluş Yıl Dönümü
anısına hazırlanan ve voleybol ailesinin 60 yıllık yolculuğunun ele alındığı,
bugüne kadar elde ettiği başarıları içeren özel görüntülerin yer aldığı
“Hepimiz Aynı Takımdayız / Türk Voleybolu’nun 60 Yılı” belgesel filmi TRT Spor
da yayınlandı.
Çok güzel olmuş. Emeği geçen herkesi kutluyor, teşekkür
ediyorum.
Ancak küçük de bir eleştirim var. O da hakemlerimizin
unutulması. Sadece Oktar Ağabeyimizin bir anlık hakem kürsüsündeki görüntüsü
dışında voleybola büyük hizmetleri geçmiş, Dünya'nın ve Avrupa'nın büyük
organizasyonlarında düdük çalmış, ülkemizi başarıyla temsil etmiş
hakemlerimizden de söz edilseydi daha iyi olurdu...
Gelelim maçlarımıza; hatırlanacağı gibi AXA Sigorta Erkekler
Kupa Volley karşılaşmaları Malatya da oynandı. Bu güzel müsabakaları yerinde
seyretme şansını yakalayamadık. Televizyonda izlediğimiz kadar dişe diş bir
mücadele oldu ve Galatasaray- Fenerbahçe derbisi finaliyle sonuçlandı. Böylece
3-2 ile mutlu sona ulaşan Sarı- Lacivertliler 4. kez kupanın sahibi oldular.
Bir hafta sonra ise heyecan İzmir'e kaydı. Bu kez yarı final
ve final karşılaşmalarını salonda
seyretme şansımız oldu. İyi ki de gelmişiz. Çok güzel 2 tane yarı final ve
kupanın sahibinin belirleneceği final müsabakaları izledik. Yarı finalin ilk
maçında Eczacıbaşı VitrA, Galatasaray HDI Sigorta'yı zorda olsa 3-2 ile geçip
finale yükseldi. Sonra da sahaya Vakıfbank- Fenerbahçe OPET çıktılar. Çok çok
güzel bir mücadele sahnelendi. Bu sezonun belki de en keyifli maçıydı. Voleybol
adına her şey vardı. Hele 31-29 biten 4. set, 13-15 ile maçın noktalandığı 5.
set adeta nefesleri kesti. Sonunda Fenerbahçe OPET, favori Vakıfbank'ı 3-2
yenmeyi başardı. Özellikle Vargas'ın harika performansı (3'ü servisten 38 sayı.
Hücum yüzdesi 60. Tek eksik olan bloktan sayı alamamasıydı), ona 3'ü servisten,
3'ü bloktan 15 sayıyla eşlik eden Eda galibiyetin önemli isimleriydi.
Kaybetmesine karşın Zhu da çok etkiliydi (4'ü blok 28 sayı, yüzdesi 56. Servis
karşılaşama yüzdeleri de; 61, iyi manşet 50). Bu mücadeleyi bir küçük notla
bitireyim: Kazanan Fenerbahçe OPET servislerde rakibine; 11-6, hücumlarda % 54-
% 45 üstünlük kurarken, Vakıfbank'ın 22-6 gibi bloktan alınan büyük sayı farkı
galibiyeti getirmedi.
Eczacıbaşı VitrA- Fenerbahçe OPET finali de bir gün önceki
günün tekrarı gibiydi.
Heyecan hep doruktaydı. Ancak bir takım kazanacaktı. O
ekipte 3-1 ile Eczacıbaşı oldu.
Burada İzmir seyircisine de bir paragraf açmak gerekir. Ben
hep maçların Ankara da oynanmasından yanaydım. Çünkü salon her zaman dolar ve
takımları destekleyen güzel bir seyirci topluluğu olurdu. Ancak İzmir'i
gördükten sonra artık “bir numaralı seyirci asıl burada varmış” dedim. Tıklım
tıklım tribünlerin yanı sıra merdivenler bile doldu. Tribün girişlerinde ki
ayaktaki seyircilerden koridorlara bile çıkılamadı. Salona giremeyenlerde
cabası.
En güzeli de bırakın küfürlü tezahüratı, kötü söz söyleyen
bile yoktu. Voleybolun güzel hareketlerine tüm salondan gelen alkışlar ise
“işte gerçek seyirci budur” dedirtti. Kısacası bu güzel maçlara, bu seyirci çok
yakıştı. Umarım bu diğer şehirlerimize, özellikle de İstanbul'a örnek olur.
Bu arada kupa öncesi Sultanların Play- Off Çeyrek Final ilk
karşılaşmaları da oynandı. İlk maçlar favorilerin galibiyetleriyle kapandı.
Şimdi rövanşları bekliyoruz.
Gelelim Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finallerine. 3 takımımız dan
ikisi deplasmanda İtalyan ekipleriyle oynadı. Eczacıbaşı VitrA, Conegliano'yu
3-0, Fenerbahçe OPET, Scandicci'yi 3-1 yenerek avantajı ellerine geçirdiler.
Vakıfbank ise Rusya da Dinamo Moskova'ya 2-3 kaybetti ama bunu da fazla
önemsemedik. Önümüz açılmıştı. Rövanşta kazanır 3 takımla yarı finali görürüz
keyfini yaşıyordum. Ancak hep söylerim. “Maç sahada kazanılır. Hedefe yürümek
istiyorsan hep dikkatli olacaksın, ilk müsabakanın sonucuna güvenmeyeceksin.”
İşte Turuncu- Beyazlılar bunun ne kadar doğru olduğunu bize bir kez daha
gösterdiler. Beklenmedik bir oyun, 1-3 kaybedilen müsabaka, buna eklenen “Altın
Set” ve Avrupa'ya veda. Aslında bu konuda söylenecek, tartışılacak çok şey var
tabi ki. Ne var ki bunlar turu geri getirmeyecek.
Bunun üzüntüsünü, şokunu Sarı- Lacivertlilerin Scandicci'yi
elemesiyle, Vakıfbank'ın Dinamo
Moskova'yı adeta şov yaparcasına 3-0 yenmesiyle (son set 25-8 bitti), bir nebze
de olsa aşmaya çalıştık.
Şimdi Fenerbahçe OPET, Eczacıbaşı VitrA'yı yarışın dışına
iten Conegliano, Sarı- Siyahlılarda bir başka İtalyan takımı Novara ile finale
çıkabilmek için 2 maç oynayacaklar. Umarım iki ekibimiz Berlin'de ki finalde
buluşurlar.
Öte yandan Galatasaray Erkek Takımı CEV Kupası Finalinde
İtalyan Trentino'ya deplasmanda 0-3 yenildi. Rövanşı da 2-3 kaybeden Sarı-
Kırmızılılar kupaya uzanamadılar.
Ayni şekilde Aydın Büyükşehir Belediyesi de Challenge Kupası
Final mücadelesinde İtalyan ekibine kaybetti. Ancak belki 2 takımımızda
kupaları ülkemize getiremediler ama final oynayarak önemli bir başarıya da
uzanmış oldular.
Teşekkürler Galatasaray, teşekkürler Aydın Büyükşehir
Belediyesi.